İmplant tedavisine başlarken doğal olarak herkesin aklında onlarca soru işareti oluşuyor. Ya çok canım acırsa, ya tutmazsa, ya vücuduma zarar verirse gibi kaygıların yanında; tedavinin maliyeti, süresi ve hangi implantın kullanılacağı da ayrı bir araştırma gerekiyor. En iyisi hangisi ?, şu ülkelerin implantları iyi diyorlar, yerli mi yapıyorsunuz yabancı mi ? , bunların garantisi var mı ? gibi sonu gelmeyen sorular daha tedaviye başlamadan bir sürü kafa karışıklığına sebep olabiliyor.
İmplant markasına karar verirken hekim ve hastanın aradığı kriterler de farklı olabiliyor. Doğal olarak hastalar en uygun fiyata en iyisi olsun diye düşünürken; hekim tarafından aranan kriterler çok daha fazla oluyor. Tüm detaylı tetkikler yapılıpta implant cerrahisine başlandığında; hekimin öncelikli tercihi kemikle tutulumu çok iyi olan, cerrahi seti yeterli olan, destek servis ve parça sıkıntısı yasamayacağı bir markayla çalışmaktır. Uygun vakalarda fast&fixed yöntemi dediğimiz,aynı gün geçici dişlerin hazırlanıp hastayı ağzında dişlerle gönderme işlemine imkan verebilecek kemik tutulumu ve üst yapı seçeneklerine sahip bir marka ile çalışmak önemlidir.
Cerrahi rehberler ile flepsiz ( dikişsiz ) implant uygulaması yapacağımız vakalarda, yeterli cerrahi ekipmana sahip bir marka ile çalışmak önemlidir. Tüm bu özelliklerin yanında, ülke içindeki servis ağları, parça tedarik etme kapasiteleri, uzun yıllardır piyasada varolmaları da, güven telkin etmesi açısından tercih edilecek markayı belirlemede önemli rol oynar.
Tercih sebeplerinde hasta ve hekimin ortak noktası tabi ki fiyat performans kapasitesidir. Yabancı implantların dövize endeksli olarak değişen fiyatları doğal olarak gerçekten bu fiyatlara değer mi sorusunu da akıllara getiriyor. Söz konusu sağlık olduğu için doğal olarak kimse ağzında kötü, sağlıksız bir malzeme taşımak istemezken; bir yandan da acaba gerçekten bu paraları ödemek şart mı, yoksa daha uygun fiyata aynı kaliteyi bulur muyum gibi sorular da beliriyor.
Dünyada sektörün önde gelen firmaları her geçen gün teknolojilerini ilerletmek için Ar-Ge çalışmalarına milyonlarca euro harcarken, bazı firmalar da daha butik bir çalışma prensibi belirleyip daha küçük kapasiteyle, daha butik bir anlayışla üretimlerine devam ediyorlar. Her üründe olduğu gibi implantlarda da sektörün başını çeken tüm dünyaca kabul görmüş markaların yanında; daha lokal ilerleyen belirli bir kitleye hitap eden markalar da yer alıyor. Maliyet değerlendirmesi yaparken özellikle hekimin sektöre hakim olup, uygulanacak markanın fiyat performans kapasitesini iyi analiz edip, hastalarına maliyet konusunda öncü olması gerekiyor.
İmplant seçimi yaparken, uluslararası kalite belgelerine sahip bir marka ile çalışmak, üretim koşullarını , uzun vadeli kontrol sonuçlarını değerlendirebileceğimiz, sektörde uzun yıllar varolan bir markayı tercih etmek; kemikle kaynaşma kapasitesi yüksek, hastamızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir marka ile çalışmak tedavinin başarısını etkileyen temel faktörlerdir. Tüm bu özelliklerin yanında; hekimin el becerisi, doğru vakada doğru implantı kullanması, tedavi planlamasının doğru yapılması, kullanılan markadan çok daha önemli başarı kriterleridir.
Dt. Anıl Doruk